Yazı Boyutu:
CHP'deki Değişim Nereye Kadar?
Yıllardır CHP'de değişim diye yazıyoruz. Bilginin bu kadar hızla büyüyüp yayıldığı, dünya üzerinde her şeyin çok hızlı değiştiği günümüzde siyasi partilerde de değişim gerekli ve kaçınılmazdır.
Ay başında gerçekleşen CHP'nin 38. Kurultayı 1972 Kurultayı sonrasında büyük bir değişime sahne oldu. 13 yıldır CHP Genel Başkanı olan Kemal Kılıçdaroğlu delegelerinin tercihi ile Genel Başkanlık görevini Özgür Özel'e teslim etti.
CHP'de değişim rüzgarı eseceği ikinci tur Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra Kemal Kılıçdaroğlu'nun göreve devam kararı almasıyla belli olmuştu. Daha Temmuz ayında gerek belediye başkanları ve gerekse Parti Meclisi üyeleri arasında kamplaşmalar başlamıştı. Özellikle Parti Meclisi neredeyse yarı yarıya değişimci olmuştu bile.
Seçimden sonra başlayan kongre sürecinde bu rüzgarın önünün kesilmesi için mahalle delegesi seçimlerinden itibaren işi sağlama alma çabaları kendini göstermişti. Hatta değişim rüzgarı konusunda sürükleyici olmasın diye İstanbul Kongresi mümkün olduğu kadar geriye bırakıldı.
Kurultay günü tribünler bile bu amaçla düzenlenmiş, ilk oylama bittiğinden itibaren Kılıçdaroğlu taraftarları büyük bir coşku göstermişti. Ancak sonuçlar Özgür Özel lehine açıklanınca coşku yön değiştirmiş, değişim rüzgarı ise adeta fırtınaya dönüşmüştü. İşte bu aşamada herkes Kılıçdaroğlu'nun seçimden çekilmesini bekledi ama beklenen olmadı ve ikinci tur oylama açık farkla Özgür Özel lehine sonuçlandı.
Özgür Özel sonuç açıklandıktan sonra yaptığı konuşmada birleştirici bir dil kullandı. Değişimin Parti Meclisi ve Myk' da devam edeceğini, Tüzük Kurultayı ile taçlandırılacağı mesajını net olarak verdi.
Parti Meclisi değişimin devam ettiğinin ilk göstergesi oldu. Hemen ardından oluşturulan MYK parti üyelerinin çoğunluğun değişim beklentilerini karşıladı. Ayrıca MYK içinde oluşturulan Gölge Kabine, değişim ile beraber iktidara yürüyecek bir kadro kurulduğunun en önemli göstergesi oldu. Artık tabanın sesine kulak veren, değişime hızlı uyum sağlayabilen, kendini iktidara taşıyabilecek yapılanmayı hızla gerçekleştirecek bir yönetiminin varlığını görmekteyiz. Bu değişim geçen seçimlerden sonra siyasetten soğuyan parti üyelerini kısa sürede konsolide ederek hedefe emin adımlarla ilerleyeceğinin en önemli göstergesidir.
Değişimin liyakat ile desteklenmesi, değişimin sadece üst yönetim kadrolarında değil, tüm örgütte gerçekleşmesi ve üyeler ile örgüt arasındaki soğukluğun giderilerek parti içi barış ile birlikte yürütülmesi gerekir. Yoksa değişim sadece değiştirme olarak kalacak, milyonlarca parti üyesi yine hayal kırıklığı yaşayacaktır. Buradaki görev tüm üyelere düşmektedir. Değişim sonuna kadar devam etmeli ve desteklenmelidir. Haydi, hep birlikte güzel günlere.
"Dünyayı anlamak yetmez, onu değiştirmek de gerekir." (Karl Marx)
Yıllardır CHP'de değişim diye yazıyoruz. Bilginin bu kadar hızla büyüyüp yayıldığı, dünya üzerinde her şeyin çok hızlı değiştiği günümüzde siyasi partilerde de değişim gerekli ve kaçınılmazdır.
Ay başında gerçekleşen CHP'nin 38. Kurultayı 1972 Kurultayı sonrasında büyük bir değişime sahne oldu. 13 yıldır CHP Genel Başkanı olan Kemal Kılıçdaroğlu delegelerinin tercihi ile Genel Başkanlık görevini Özgür Özel'e teslim etti.
CHP'de değişim rüzgarı eseceği ikinci tur Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra Kemal Kılıçdaroğlu'nun göreve devam kararı almasıyla belli olmuştu. Daha Temmuz ayında gerek belediye başkanları ve gerekse Parti Meclisi üyeleri arasında kamplaşmalar başlamıştı. Özellikle Parti Meclisi neredeyse yarı yarıya değişimci olmuştu bile.
Seçimden sonra başlayan kongre sürecinde bu rüzgarın önünün kesilmesi için mahalle delegesi seçimlerinden itibaren işi sağlama alma çabaları kendini göstermişti. Hatta değişim rüzgarı konusunda sürükleyici olmasın diye İstanbul Kongresi mümkün olduğu kadar geriye bırakıldı.
Kurultay günü tribünler bile bu amaçla düzenlenmiş, ilk oylama bittiğinden itibaren Kılıçdaroğlu taraftarları büyük bir coşku göstermişti. Ancak sonuçlar Özgür Özel lehine açıklanınca coşku yön değiştirmiş, değişim rüzgarı ise adeta fırtınaya dönüşmüştü. İşte bu aşamada herkes Kılıçdaroğlu'nun seçimden çekilmesini bekledi ama beklenen olmadı ve ikinci tur oylama açık farkla Özgür Özel lehine sonuçlandı.
Özgür Özel sonuç açıklandıktan sonra yaptığı konuşmada birleştirici bir dil kullandı. Değişimin Parti Meclisi ve Myk' da devam edeceğini, Tüzük Kurultayı ile taçlandırılacağı mesajını net olarak verdi.
Parti Meclisi değişimin devam ettiğinin ilk göstergesi oldu. Hemen ardından oluşturulan MYK parti üyelerinin çoğunluğun değişim beklentilerini karşıladı. Ayrıca MYK içinde oluşturulan Gölge Kabine, değişim ile beraber iktidara yürüyecek bir kadro kurulduğunun en önemli göstergesi oldu. Artık tabanın sesine kulak veren, değişime hızlı uyum sağlayabilen, kendini iktidara taşıyabilecek yapılanmayı hızla gerçekleştirecek bir yönetiminin varlığını görmekteyiz. Bu değişim geçen seçimlerden sonra siyasetten soğuyan parti üyelerini kısa sürede konsolide ederek hedefe emin adımlarla ilerleyeceğinin en önemli göstergesidir.
Değişimin liyakat ile desteklenmesi, değişimin sadece üst yönetim kadrolarında değil, tüm örgütte gerçekleşmesi ve üyeler ile örgüt arasındaki soğukluğun giderilerek parti içi barış ile birlikte yürütülmesi gerekir. Yoksa değişim sadece değiştirme olarak kalacak, milyonlarca parti üyesi yine hayal kırıklığı yaşayacaktır. Buradaki görev tüm üyelere düşmektedir. Değişim sonuna kadar devam etmeli ve desteklenmelidir. Haydi, hep birlikte güzel günlere.
"Dünyayı anlamak yetmez, onu değiştirmek de gerekir." (Karl Marx)
Vedat Köseoğlu
Elinize yüreğinize sağlık. Bundan sonraki süreçte tüzük kurultayında değişimin kalıcı olmasını sağlayacak düzenlemelerin yapılması olmalıdır. Tüm görev sürelerinin iki dönemle sınırlandırılması, kadın erkek eşitliğine dayalı ve z kuşağının görev aldığı uygulamaları görmek istiyoruz. Seçim kazanan değiştirilmez anlayışı çok doğru değildir, o zaman 20 yılı aşkın süredir ülkeyi yöneten de seçim kaybetmedi, bu anlayış onun için de geçerlidir. Bizde kişiler değil, kurumlar ve kurallar geçerlidir. Bunun için Atatürk 'ü anlamak gerekir. Selamlar.