Yazı Boyutu:
Özel Eğitimde Zam Tufanı
Bir süredir gündemde özel okul zamları var. Geçen yıla göre özel okul ücretleri en az üç kat arttı. Eskiden maaşlı insanlarımız bile özel okullarda çocuklarını okutabilirken, günümüzde ise özel okullarda çocuk okutmak hayal oldu.
Peki, bugünlere nasıl geldik?
Eğitim sistemimiz her ne kadar devlet politikası olarak güvence altında olduğu sanılsa da durum tam tersidir. Özellikle son dönemde bırakın devlet politikasını, hükümet politikasını bile geçip, neredeyse mili eğitim bakanlarının eğitim politikalarına şahit oluyoruz.
Eğitim yaz boz tahtasına dönmeye başladığında işi bilen bizim gibi uzmanlar uyardıkça uyarılara kulak asmadınız.
Bilim temelli dersler azaltılıp din temelli dersler çoğaltılırken, "Çocuklarımız dinini öğrensin" diyerek sistemli bir çalışmaya çanak tuttunuz.
Ülkemizde çok iyi gençlerin yetiştiği Anadolu ve fen liselerinin suyu çıkarılırken, bu okullar bilimsel eğitimden uzak imam hatip okullarına dönüştürülürken sustunuz.
Beşinci sınıf ile sekizinci sınıf kademesinde eğitim veren ortaokullarda bile imam hatipleşme yaşanırken görmezden geldiniz. Laik ve çağdaş eğitimi göz ardı ettiniz.
Ara eleman ihtiyacı için çok önemli görevleri olan meslek liseleri sıradan okullara dönüşürken bencilce davranarak sırtınızı döndünüz.
Müfredat ve seçmeli dersler nerdeyse her yıl değiştirilirken derin uykularda uyudunuz.
Eğitimde fırsat eşitliğinin ortadan kalkması için özel okullar desteklenirken alkış tutunuz. Özellikle cemaat okullarına verilen desteği elleriniz patlayana kadar alkışladınız.
En önemlisi, binlerce köy okulu kapatılıp köyler öğretmenden mahrum bırakılırken, oranın halkı cahil bırakılırken, iyi oluyor dediniz.
Atanmayı bekleyen öğretmenlerinin feryatlarına, sizi ilgilendirmediğini düşünüp kulaklarınızı tıkadınız.
Sözleşmeli öğretmenlik adı altında öğretmenlerin köleleştirilmesine sessiz kalıp sustunuz.
Ders ücreti ile öğretmenlerinin asgari ücretin çok altında ücretle görevlendirmelerine "Aferin" dediniz.
Her köşe başına açılan cep okulları beğendiniz, o okullarda yaşanan emek sömürüsüne ses çıkarmadınız.
Proje okulları yalanına inandınız, bu okullarda iyi eğitim sözüne kandınız. Ana ne oldu? Liyakatsız kişileri sadece sendika üyesi diye bu okullara doldurduklarında, her türlü yönetim görevine atadıklarında umursamadınız.
Para tuzağı özel okullara çocuk göndermeyi marifet saydınız, cemaat okullarına çocuk göndermeyi prestij meselesi gördünüz.
Her çocuğun Anayasa hakkı olan eğitim hakkı için devletin görevden kaçmasına ses çıkarmadınız.
Tüm gelişmiş ülkelerin yaptığı, devletin okullarda çocuklara bir öğün yemek vermesini isteyenlere destek vermediniz.
Şimdi ortalığa çıkıp zamlardan feryat ediyorsunuz. Şimdiye kadar neredeydiniz? Sarı öküz verilirken neden sustunuz? İnsanlar sokaklara çıkıp eylem yaparken karşılarına geçip neden güldünüz? Merdiven altı kuran kurslarına neden destek oldunuz?
Biz halkız, devlet biziz, meclis biziz, vekiller ve bizi yönetenler bizim temsilcimiz, bizim adımıza o işleri yapıyorlar. Bizi temsil edenleri gereğinden fazla büyüttünüz ve devletin bize kaliteli eğitim sunmak zorunda olduğunu unuttunuz. Bizden bunun için vergi alıyor, eğitim sistemin işleyişini onlar sağlıyorlar.
Anayasal haklarınızı bilmiyorsunuz. Sistemin işleyişini bilmiyorsunuz. Bizi temsilen bizi yönetenlerden hesap sormuyorsunuz.
Hadi, boş yere bağırmayın gidin, o fahiş okul ücretlerini kuzu kuzu ödeyin derdik ama, bizim de sorumluluğumuz var. Okulları denetleyici olun, verilen eğitimleri, çocuklarınızın beslenmesine özen gösterilmesini sağlayın. Fahiş ücret isteyenleri mahkemeye verin. Hakkınızı her ortamda arayın. Yoksa yarın iş işten geçmiş olur.
"Eğitim, insanın okulda öğrendiği her şeyi unuttuğunda arta kalandır." (Albert Einstein)
Bir süredir gündemde özel okul zamları var. Geçen yıla göre özel okul ücretleri en az üç kat arttı. Eskiden maaşlı insanlarımız bile özel okullarda çocuklarını okutabilirken, günümüzde ise özel okullarda çocuk okutmak hayal oldu.
Peki, bugünlere nasıl geldik?
Eğitim sistemimiz her ne kadar devlet politikası olarak güvence altında olduğu sanılsa da durum tam tersidir. Özellikle son dönemde bırakın devlet politikasını, hükümet politikasını bile geçip, neredeyse mili eğitim bakanlarının eğitim politikalarına şahit oluyoruz.
Eğitim yaz boz tahtasına dönmeye başladığında işi bilen bizim gibi uzmanlar uyardıkça uyarılara kulak asmadınız.
Bilim temelli dersler azaltılıp din temelli dersler çoğaltılırken, "Çocuklarımız dinini öğrensin" diyerek sistemli bir çalışmaya çanak tuttunuz.
Ülkemizde çok iyi gençlerin yetiştiği Anadolu ve fen liselerinin suyu çıkarılırken, bu okullar bilimsel eğitimden uzak imam hatip okullarına dönüştürülürken sustunuz.
Beşinci sınıf ile sekizinci sınıf kademesinde eğitim veren ortaokullarda bile imam hatipleşme yaşanırken görmezden geldiniz. Laik ve çağdaş eğitimi göz ardı ettiniz.
Ara eleman ihtiyacı için çok önemli görevleri olan meslek liseleri sıradan okullara dönüşürken bencilce davranarak sırtınızı döndünüz.
Müfredat ve seçmeli dersler nerdeyse her yıl değiştirilirken derin uykularda uyudunuz.
Eğitimde fırsat eşitliğinin ortadan kalkması için özel okullar desteklenirken alkış tutunuz. Özellikle cemaat okullarına verilen desteği elleriniz patlayana kadar alkışladınız.
En önemlisi, binlerce köy okulu kapatılıp köyler öğretmenden mahrum bırakılırken, oranın halkı cahil bırakılırken, iyi oluyor dediniz.
Atanmayı bekleyen öğretmenlerinin feryatlarına, sizi ilgilendirmediğini düşünüp kulaklarınızı tıkadınız.
Sözleşmeli öğretmenlik adı altında öğretmenlerin köleleştirilmesine sessiz kalıp sustunuz.
Ders ücreti ile öğretmenlerinin asgari ücretin çok altında ücretle görevlendirmelerine "Aferin" dediniz.
Her köşe başına açılan cep okulları beğendiniz, o okullarda yaşanan emek sömürüsüne ses çıkarmadınız.
Proje okulları yalanına inandınız, bu okullarda iyi eğitim sözüne kandınız. Ana ne oldu? Liyakatsız kişileri sadece sendika üyesi diye bu okullara doldurduklarında, her türlü yönetim görevine atadıklarında umursamadınız.
Para tuzağı özel okullara çocuk göndermeyi marifet saydınız, cemaat okullarına çocuk göndermeyi prestij meselesi gördünüz.
Her çocuğun Anayasa hakkı olan eğitim hakkı için devletin görevden kaçmasına ses çıkarmadınız.
Tüm gelişmiş ülkelerin yaptığı, devletin okullarda çocuklara bir öğün yemek vermesini isteyenlere destek vermediniz.
Şimdi ortalığa çıkıp zamlardan feryat ediyorsunuz. Şimdiye kadar neredeydiniz? Sarı öküz verilirken neden sustunuz? İnsanlar sokaklara çıkıp eylem yaparken karşılarına geçip neden güldünüz? Merdiven altı kuran kurslarına neden destek oldunuz?
Biz halkız, devlet biziz, meclis biziz, vekiller ve bizi yönetenler bizim temsilcimiz, bizim adımıza o işleri yapıyorlar. Bizi temsil edenleri gereğinden fazla büyüttünüz ve devletin bize kaliteli eğitim sunmak zorunda olduğunu unuttunuz. Bizden bunun için vergi alıyor, eğitim sistemin işleyişini onlar sağlıyorlar.
Anayasal haklarınızı bilmiyorsunuz. Sistemin işleyişini bilmiyorsunuz. Bizi temsilen bizi yönetenlerden hesap sormuyorsunuz.
Hadi, boş yere bağırmayın gidin, o fahiş okul ücretlerini kuzu kuzu ödeyin derdik ama, bizim de sorumluluğumuz var. Okulları denetleyici olun, verilen eğitimleri, çocuklarınızın beslenmesine özen gösterilmesini sağlayın. Fahiş ücret isteyenleri mahkemeye verin. Hakkınızı her ortamda arayın. Yoksa yarın iş işten geçmiş olur.
"Eğitim, insanın okulda öğrendiği her şeyi unuttuğunda arta kalandır." (Albert Einstein)
Ahmet Girgin
Öncelikle kalemine sağlık kardeşim. Ama maalef birşey değişmeyecek çünkü iğnenin battığı yer değil cuvaldizin battığı yer önemli bazı şeylerin değişmesi ve doğrunun bulunması için ....ya derileri çok kalın yada üzerine giydikleri ,ama birgün mutlaka batacak temennimiz iş işten çok fazla geçmeden olsun