Yazı Boyutu:
Emekli Hakkını Helal Etmiyor
Önce kendimizden başlayalım. 30 yıl devlet memuru olarak çalıştıktan sonra 2018 yılında emekli olduk. O tarihte çalışan memur ile emekli memur arasındaki maaş farkı düşüktü. 2008 yılında başlayan, emeklinin maaş bağlama oranlarındaki gelişmeler emeklinin gelirini eritip bitirdi.
Özellikle son üç yıldır Türkiye’nin yaşadığı yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı emeklileri canından bezdirdi, iyice fakirleştirip açlık sınırının altına indirdi.
Özellikle en düşük emekli maaşının 10 bin TL’de kalması, en düşük maaş alanların oranının %15'ten %65 oranına yükselmesi emeklinin cebinde var olan yangına adeta benzin döktü.
Emeklinin çilesi bununla bitmedi. 2023 Temmuz ayında çalışan memurlara verilen 8.000 TL seyyanen zam, emekli memurlara verilmeyince makas iyice açıldı. Üstüne 2024 Ocak ayında verilen %50 zam oranı ile memur emeklilerinin her ay maaş kaybı 12.000 TL düzeyine çıktı. Bir memur emeklisi olarak her ay maaşımızdan ve doğal olarak soframızda ki ekmeğimizden her ay 12.000 TL çalan, emekliyi aç bırakan kimse, ona hakkımızı helal etmiyoruz.
Geçtiğimiz günlerde Kuşadası’nda yaşayan emekli bir vatandaş, evinin kapısına yazdığı yazıda: “Burada hakkı yenmiş emekli var. Hakkımı yiyenler giremez” diyerek isyanını dile getirmişti.
Süreç içinde emekli vatandaşlar hakkını almak için mücadele ediyor, sokağa çıkıyor, sesini yükseltiyor. Ancak emekli eylemlerine katılım daha yüksek olmalı, sesleri daha gür çıkmalıdır. Katıldığımız bu eylemlerde konuştuğumuz emekliler çok dertli, hakkını helal etmiyor ve insanca yaşamak istediğini söylüyor.
Bu eylemlerde öncü olan emekli sendikaları ve dernekleri ortak hareket etmeyi öğrenirse mevcut iktidardan hak ettiği maaşı alacaktır. Örgütlülük ne kadar artarsa etkililik o derece artacaktır.
Emekli sadaka istemiyor, yıllarca çalışarak ve prim ödeyerek hak ettiği emekli maaşını istiyor. Emekli insanca yaşamak istiyor. Sosyal haklardan yararlanmak istiyor? Çok mu?
Birisi çıkmış, emekliler öğrenci yurtlarında tatil yapsın demiş. Emekli aç iken nasıl tatil yapsın? Emeklinin sesine kulak vermezsiniz, yerel seçimlerde gösterdiği sarı kartı kırmızı kart olarak ilk seçimlerde gösterecektir.
Sonuç olarak, Şeyh Edebali'nin güzel bir sözü var; “İnsanı Yaşat ki Devlet Yaşasın.” İktidarın bu güzel sözün hakkını vermesi, emeklinin sesine kulak vermesi gerekiyor. Önce insan diyen, sosyal devlet olduğunu her fırsatta söyleyen iktidarın bu sözlerinin arkasında durmasını bekliyor ve istiyoruz.
"Yetimlere mallarını verin, temizi pis olanla değişmeyin, onların mallarını kendi mallarınıza katarak (kendi malınızmış gibi) yemeyin; çünkü bu, büyük bir günahtır." (Nisa Suresi, Ayet 2)
Önce kendimizden başlayalım. 30 yıl devlet memuru olarak çalıştıktan sonra 2018 yılında emekli olduk. O tarihte çalışan memur ile emekli memur arasındaki maaş farkı düşüktü. 2008 yılında başlayan, emeklinin maaş bağlama oranlarındaki gelişmeler emeklinin gelirini eritip bitirdi.
Özellikle son üç yıldır Türkiye’nin yaşadığı yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı emeklileri canından bezdirdi, iyice fakirleştirip açlık sınırının altına indirdi.
Özellikle en düşük emekli maaşının 10 bin TL’de kalması, en düşük maaş alanların oranının %15'ten %65 oranına yükselmesi emeklinin cebinde var olan yangına adeta benzin döktü.
Emeklinin çilesi bununla bitmedi. 2023 Temmuz ayında çalışan memurlara verilen 8.000 TL seyyanen zam, emekli memurlara verilmeyince makas iyice açıldı. Üstüne 2024 Ocak ayında verilen %50 zam oranı ile memur emeklilerinin her ay maaş kaybı 12.000 TL düzeyine çıktı. Bir memur emeklisi olarak her ay maaşımızdan ve doğal olarak soframızda ki ekmeğimizden her ay 12.000 TL çalan, emekliyi aç bırakan kimse, ona hakkımızı helal etmiyoruz.
Geçtiğimiz günlerde Kuşadası’nda yaşayan emekli bir vatandaş, evinin kapısına yazdığı yazıda: “Burada hakkı yenmiş emekli var. Hakkımı yiyenler giremez” diyerek isyanını dile getirmişti.
Süreç içinde emekli vatandaşlar hakkını almak için mücadele ediyor, sokağa çıkıyor, sesini yükseltiyor. Ancak emekli eylemlerine katılım daha yüksek olmalı, sesleri daha gür çıkmalıdır. Katıldığımız bu eylemlerde konuştuğumuz emekliler çok dertli, hakkını helal etmiyor ve insanca yaşamak istediğini söylüyor.
Bu eylemlerde öncü olan emekli sendikaları ve dernekleri ortak hareket etmeyi öğrenirse mevcut iktidardan hak ettiği maaşı alacaktır. Örgütlülük ne kadar artarsa etkililik o derece artacaktır.
Emekli sadaka istemiyor, yıllarca çalışarak ve prim ödeyerek hak ettiği emekli maaşını istiyor. Emekli insanca yaşamak istiyor. Sosyal haklardan yararlanmak istiyor? Çok mu?
Birisi çıkmış, emekliler öğrenci yurtlarında tatil yapsın demiş. Emekli aç iken nasıl tatil yapsın? Emeklinin sesine kulak vermezsiniz, yerel seçimlerde gösterdiği sarı kartı kırmızı kart olarak ilk seçimlerde gösterecektir.
Sonuç olarak, Şeyh Edebali'nin güzel bir sözü var; “İnsanı Yaşat ki Devlet Yaşasın.” İktidarın bu güzel sözün hakkını vermesi, emeklinin sesine kulak vermesi gerekiyor. Önce insan diyen, sosyal devlet olduğunu her fırsatta söyleyen iktidarın bu sözlerinin arkasında durmasını bekliyor ve istiyoruz.
"Yetimlere mallarını verin, temizi pis olanla değişmeyin, onların mallarını kendi mallarınıza katarak (kendi malınızmış gibi) yemeyin; çünkü bu, büyük bir günahtır." (Nisa Suresi, Ayet 2)
